Fonksiyonel Gis Hastalıkları Ve İrritable Bağırsak Sendromu |
FONKSİYONEL GIS HASTALIKLARI ve İRRİTABLE BAĞIRSAK SENDROMU Dr. Demet Erdoğan FONKSİYONEL GASTROİNTESİNAL SİSTEM HASTALIKLARI: A. Fonksiyonel özofagiyal hastalıklar B. Fonksiyonel gastroduodenal hastal›klar C. Fonksiyonel barsak hastalıkları
D. Fonksiyonel abdominal ağrı sendromu E. Fonksiyonel safra kesesi ve oddi sfinkteri hastalıkları F. Fonksiyonel anorektal hastalıklar G. Fonksiyonel hastalıklar : Yeni doğanlar ve bebekler H. Fonksiyonel hastalıklar: Çocuklar ve adolesanlar Fonksiyonel GIS hastalıkları, orta ya da alt gastrointestinal sisteme bağlanabilecek semptomların gözlendiği fonksiyonel bozukluklardır. Bunlar arasında IBS, fonksiyonel abdominal distansiyon, fonksiyonel konstipasyon, fonksiyonel diyare ve tanımlanmamış fonksiyonel bağırsak hastalığı yer almaktadır.
Bu yazıda toplumda çok sık görülen İBS yeni literatür verileriyle desteklenerek gözden geçirilecek ve Tamamlayıcı tıp açısından tanısı ve tedavisinde neler yapılabileceği irdelenecektir. IBS toplumda oldukça sık görülen yaşam kalitesini çok bozan, iş gücü kaybına sebep olan ancak hayatı tehdit etmeyen fonksiyonel bir bozukluktur. Herhangi bir organik bir bozukluk olmaksızın kronik karın ağrıları ve dışkılama bozuklukları ile giden bir tablo vardır. Hastaların çoğu doktor doktor hastane hastane dolaşıp sayısız tetkikler yaptırmaktadır, muayene, tetkik ve ilaç masrafları ve bunları yaptırmak için harcadıkları zaman ve iş gücü kaybıda hesaba katılırsa bu hastalık oldukça yüksek maliyetlere sebep olmaktadır. Günlük pratikte gastroenterologların en sık gördüğü olgular olup, 1.basamak hizmeti sunan hekimler arasında en yaygın olan 4.tanıdır. Ülkemizde toplam 20 ilden 3214 kişi üzerinde epidemiyolojik bir çalışma yapılmıştır. Bu 20 il Türkiye nüfusunun % 52’sini temsil etmektedir. Roma II kriterlerine göre FBH oranı tüm Türkiye de % 22,4 dür. Yapılan çalışmalarda, fonksiyonel gastrointestinal hastalıkları olanların, kötü hayat kalitesine sahip oldukları gösterilmiştir. Hastalığın tanısı için objektif bir yöntem bulunmadığından, laboratuar bir veri olmadığından tanı semptomlara ve benzer hastalıkların dışlanmasına dayanmaktadır ve bunun için önceden hazırlanmış olan anket soruları kullanılmaktadır.
ETİYOPATOGENEZ IBS’nin fizyopatolojisi hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Hastalığın nedenleri arasında Gastrointestinal hareket bozukluğu, Santral sinir sistemi modülasyonu ve beyin-bağırsak etkileşimleri, İnflamasyon, enfeksiyon ve bakteriyel flora bozukluğu, Genetik, Psikososyal faktörler.. sayılmaktadır. Gastrointestinal motilite bozukluğu: Sağlıklı bireylerde güçlü emosyonel veya çevresel stresler, gastrointestinal kanalda motilite artışına yol açabilmektedir. Fonksiyonel gastrointestinal hastalığı olanlarda stresörlere karşı (psikolojik veya fizyolojik) normal bireylere göre daha büyük bir motilite cevabı oluşmaktadır. Visseral hipersensitivite: Bu hastalarda, balon distansiyonuyla yapılan testlerde ağrı eşikleri düşüktür (visseral hiperaljezi) ya da normal intestinal fonksiyonlar sırasında bile artmış bir sensitivite söz konusudur (allodynia) ve visseral ağrının somatik yayılım alanında bir artış söz konusu olabilir. İnflamasyon, enfeksiyon ve bakteriyel flora: Yakın zamanda yapılan ve giderek artan çalışmalar sonucu İBS’de düşük dereceli inflamasyon tanımlanmıştır. Detaylı immünohistolojik araştırmalar; özellikle diyare predominant tip IBS’li hastaların bir kısmında mukozal immün sistem aktivasyonu olduğunu göstermiştir. Diğer bir çalışmada, ciddi IBS’li 10 hastanın 9’unda myenterik pleksusta lenfosit infiltrasyonu infiltrasyonu ve 6 hastada da nöronal dejenerasyonun varlığı gösterilmiştir. Bir başka çalışmada ise, kolonik sinirlerin proksimalindeki mast hücrelerinin aktivasyonu ile IBS’deki karın ağrısı arasında bir ilişki bulunduğu gösterilmiştir. Santral sinir sistemi modülasyonu ve beyin-bağırsak etkileşimleri: Beyinden bağırsağa giden sinyaller uyku, uyanıklık, stres, relaksasyon vb farklı durumlarda sindirim fonksiyonlarını optimize ederler. Bunun tersine bağırsaktan beyine doğru olan sinyaller; ruhsal durum modülasyonunda olduğu gibi, refleks regülâsyonunda da primer rol oynarlar. Ayrıca, belirli vagal afferent yollar, ağrının algılanmasını da etkileyebilirler. Beyindeki emosyonel motor sistem, limbik sistem olarak adlandırılmıştır ve bazı paralimbik yapılar (medial prefrontal korteks, amygdala ve hipotalamus), bağırsağa uzanan otonom sinir sistemi vasıtası ile emosyonel değişikliklerle ilişkilidirler. SSS, aynı zamanda bağırsakta oluşan olayların algılanmasında da esas rol oynar. Stres, anksiyete veya nahoş olayların çağrışımı ağrılı olayların algılanmasını artırırken; hipnoz, relaksasyon ve oyalayıcı uğraşlar, algısal duyarlılığı azaltabilir. Genetik: İkiz çalışmaları ve aile çalışmaları, İBS’ de genetik bir katkının olabileceğini düşündürmekle birlikte, genetik konusu tartışmalıdır. Psikososyal faktörler: Psikolojik stres, gastrointestinal semptomları alevlendirmektedir. İBS’li hastalar strese karşı özellikle hassas olup, aşırı tepkiler verirler İBS hastaları arasında psikolojik ve psikiyatrik bozukluklar yaygındır. Fonksiyonel bağırsak hastalıkları olanlarda psikiyatrik bozuklukların prevalansı % 40-90 kadardır. İBS bir kronik hastalıktır ve tüm kronik hastalıklarda İBS’li hastaların %80’inde Majör depresyon, Somatizasyon bozukluğu, Anksiyete bozukluğu, Panik bozukluk, Hipokondriyazis, Fobiler, posttravmatik stres hastalığı, uyku bozuklukları gibi problemler vardır. Gıda Duyarlılığı: Başta IBS olmak üzere, fonksiyonel barsak hastalıklarında giderek artan oranda gıda duyarlılığı bağlantısına rastlanmaktadır. TANI:
İrritabl Barsak Hastalığı tanısı; ağrı/rahatsızlık hissi, bağırsak alışkanlıkları ve dışkı özellikleri arasındaki ilişkilerin dikkatlice yorumlanmasına dayanır. Defekasyona bağlı ağrı/rahatsızlık hissi genelde bağırsak kaynaklı iken, egzersiz, hareket, idrar yapma ya da menstrüasyona bağlı olanların nedeni genellikle farklıdır. Ateş, gastrointestinal kanama, kilo kaybı, anemi, abdominal kitle ve diğer benzer semptomlar ve belirtiler IBS’ye bağlı değildir, ancak eşlik edebilir. Kadınlarda, pelvik ağrı, menstrüasyon boyunca IBS semptomlarının kötüleşmesi ve disparoni ya da diğer jinekolojik semptomlar tanıyı maskeleyebilir. Semptomların yanlış değerlendirilmesi, hastaneye yatış ve cerrahi girişime, özellikle kolesistektomi, appendektomi ve histerektomiye yol açabilir. Pelvik ya da abdominal ağrısı olan hastalarda bağırsak disfonksiyonunun tanınması ve değerlendirilmesi gereksiz cerrahi girişimleri azaltabilir.
Kronik abdominal ağrı; genellikle kramp tarzında, şiddetinde değişken olabilen ve periyodik alevlenmelerle belirginleşen bir ağrıdır. Genellikle alt abdomendedir, sıklıkla sol tarafa lokalizedir. Bununla birlikte lokalizasyon ve ağrı karakteri büyük değişkenlik gösterir. Emosyonel stres ve gıda alımı ağrıyı arttırabilir, defekasyonla kısmen ağrı azalır. Ağrıya; majör bir psikolojik bozukluk eşlik etmedikçe beraberinde iştahsızlık, malnütrisyon, kilo kaybı olmaz. Progresyon gösteren, uykudan uyandıran ya da uyutmayan ağrılar da İBS için karakteristik değildir Hastanın feçesinin volümü, sıklığı ve kıvamı dikkatle soruşturulmalıdır. İBS’li hastalar; diyare, kabızlık ya da her ikisinden şikayet edebilecekleri gibi, tamamen normal defekasyon özelliğine de sahip olabilirler. İBS’DE GIS KAYNAKLI SEMPTOMLAR
İBS’DE SİSTEMİK SEMPTOMLAR
AYIRICI TANI
AYIRICI TANIDA ALARM BULGULARI
TEDAVİ ve NÖRALTERAPİ YAKLAŞIMI; Tedavi, semptomların ciddiyetine ve hakim olan semptoma göre ayarlanmalıdır. Tedavi stratejisi; semptomların şekli ve ciddiyet derecesi, gıda alımı ve/veya defekasyonla ilişkisi, fonksiyonel yetersizliğin derecesi ve psikososyal problemlerin mevcudiyeti üzerine kurulmaktadır. İBS’ nin yukarıda anlatılan bu patofizyolojik özellikleri göz önüne alınırsa Nöralterapi vasıtasıyla Enterik Sinir sisteminin düzenlenmesi ile motilite bozukluğu ve Viseral hipersensitivite düzeltilebilir. Beyin – bağırsak eksenindeki iletişim hataları giderilebilir, HHA aks üzerinde otonom ve hormonal disfonksiyonu düzenleyici mekanizmalar harekete geçirilebilir. Nöralterapi terim olarak, vücudun kendi nörovejetatif sistemini kullanarak etkili olan bir tedaviyi ifade eder. Bu yöntemde lokal anestezikler kullanılarak, periferik ve santral vejetatif sinir sisteminin regüle edilmesi ve bu yolla pek çok fonksiyonel- revesibl rahatsızlığın tedavi edilmesi amaçlanır. % 0,5-1 prokain veya lidokain kullanılır. Lokal anesteziklerin sinir sistemi üzerinde çok yönlü etkileri vardır. Literatürde farklı moleküler etkilerini destekleyici pek çok veri bulunmaktadır. Mevcut klinik çalışmalar ve olgu sunumları akut ve kronik ağrıda, fonksiyonel hastalıklarda, CRPS gibi vejetatif rahatsızlıklarda, mide bağırsak kanalı rahatsızlıklarında ve kronik inflamasyonda etkili olduğunu göstermektedir. Lokal Anesteziklerin sodyum iyon kanalları üzerindeki iyi bilinen etkileri dışında SSS de nöroprotektif etki sağlamak, nöropatik ağrıda sempatik aktivasyona karşı korunma gibi ve intrakraniyal hipertansiyonu düşürmek gibi etkileri vardır. IBS ve Kronik Kabızlık ( hatta Kronik Enflamatuar Bağırsak hastalıklarında) Nöralterapiden elde edilen sonuçlar umut vericidir. Karın boşluğunun özelleşmiş bir sinir sistemi vardır; Enterik Sinir Sistemi – ESS
-spinal çekirdek T 6 - L2, Ganglion coeliacum
-N. vagus, spinal çekirdek S 2-4, (Vasodilatasyon) Ganglion coeliacum, ganglion inf. N. vagi (Retrostyloidaler alan)
- Spinal çekirdek C 3-6, Ganglion stellatum
Enterik sinir sistemindeki (ESS) bozukluklar İBS’nin ana semptomlarına yol açabilir: – Hipersensitivite • Hem normal hem de ağrılı uyaranlara visseral afferent yanıt artmıştır. • Mediyatörler 5-HT, bradikinin, taşikininler, CGRP ve nörotropinlerdir. – Gİ kanalın primer motilite bozukluğu • 5-HT, asetilkolin, ATP, motilin, nitrik oksid, somatostatin, P maddesi ve VİP aracılık eder. LA infüzyonunun ana endikasyonu kronik ağrı ve enflamasyondur, ancak özellikle mide – bağırsak kanalını ilgilendiren durumlarda örneğin post operatif ileusun önlenmesinde, akut pankreatitin önlenmesinde, IBS ‘de prokain infüzyonu ve ayrıca lokal olarak rektal lidokain uygulaması da önerilmektedir. İBS nin oluşum mekanizması yukarıda da anlatıldığı gibi çok farklı patofizyolojik süreçlere dayanmaktadır. Ancak Nöralterapi bakış açısıyla değerlendirdiğimizde olayın birkaç yönü öne çıkmaktadır;
-Gastrointestinal motilite bozukluğu -Visseral hipersensitivite
Geçirilmiş operasyon ve hastalıklar iyice sorgulanıp Nöralterapi bakış açısıyla bozucu alan olabilecek kaynaklar giderilmelidir. NöroVejetatif sistemi düzenleyecek en önemli regülâsyon yönteminin, Nöralterapi olduğu asla ve asla unutulmamalıdır. (H.Nazlıkul )
Nöralterapiye ek tedaviler ; Besin intoleransı her hastada düşünülmesi gereken bir önemli bir ayrıntıdır. Eğer besinlere karşı bir intolerans söz konusu ise beslenmenin ona göre düzenlenmesi şarttır. (örneğin laktoz veya früktoz intoleransı.) Barsak Mukoza sanitasyonu : İBS’li hastaların bir kısmında düşük dereceli de olsa mukozal inflamasyonun gösterilmesiyle İBH’da etkili olduğu gösterilmiş olan probiyotik İBS tedavisinde de kullanılması ile ilgili çeşitli çalışmalar mevcuttur. Ayrıca bu hastalarda çoğunlukla Bağırsak flora bozukluğu görüldüğünden Bağırsak Flora sanitasyonu yapılması anlamlıdır. Ozon tedavisi: Ozon vücudun kendi interferon ve interlökinlerini artan miktarlarda üretmesini sağlar. Deri ve mukozaların fungal enfeksiyonlarını yok edici özelliği vardır. Bu sebeple özellikle rektal yoldan ozon uygulaması barsak mukozası üzerinde iyileştirici etkiye sahip olduğu gibi immün direncide destekler. Ayrıca Fiziksel dayanıklılığı arttırmaktadır. Zihinsel ve bedensel yorgunlukta ozon tedavisi destekleyicidir. Bu da hastaların moralini yükseltebilir. Pulsatil Manyetik alan tedavisi : Hücre zarlarında madde alış verişi ve hücre zarının fonksiyonlarının düzenlenmesi yanında antienflamatuar, spazmolitik, analjezik, hormonal ve enzimatik süreçleri düzenleyici etkilidir. Sonuç; İrritabl Barsak Hastalığı Nöralterapi ile uzun süreli kontrol altında tutulabilir, ilaç kullanımı, hastanın gereksiz doktor ziyaretleri ve gereksiz tetkik masrafları çok azaltılır. Ek olarak kronik bir hastalık olan İBS’nin getirdiği psikolojik yükün hafifletilmesiyle hastanın yaşam kalitesi düzeltilmiş olur. KAYNAKÇA;
|
0212 283 61 81
0530 177 29 39